ERDEMİR 15 TEMMUZ SÜRECİNDE NEREDEYDİ?
Kasım ayı Belediye Meclis toplantısında konuşan Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, Erdemir yönetimi hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
İdam edilmiş Fatin Rüştü Zorlu ismini taşıyan Erdemir’in 15 Temmuz sürecinden sonra nerede olduğunu soran Başkan Uysal; “Artık bıçak kemiğe dayandı. Ereğli varsa, Erdemir var. Erdemir Ereğli’yi büyütmedi, Ereğli Erdemir’i büyüttü. Erdemir yönetimi artık tepeden bakmayı bırakmalı, bölgedeki 200 bin nüfusun ortak taleplerini karşılamalıdır” dedi.
Kdz.Ereğli Belediye Meclisi Kasım ayı toplantısının ilk oturumu AKM Nikah Salonunda gerçekleştirildi.
Gündem maddelerine geçilmeden önce bir konuşma yapan Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, Erdemir yöneticileri hakkında önemli açıklamalar yaptı.
“DARBE ÖNLENMESEYDİ..”
Başkan Uysal, darbe girişiminde Türk Milletinin kahramanlık destanı yazdığını belirterek; “15 Temmuz gecesi Aziz Türk milleti bir kahramanlık destanı yazdı. Kdz.Ereğli’de bu darbe girişimine karşı ilk geceden itibaren devletimizin bekası, ülkemizin geleceği için Cumhurbaşkanımızın ve devletimizin yanında yer alarak dik bir duruş göstermiştir. Bu darbe girişimi başarılı olsaydı bizler 29 Ekim 1923’de kurulan Cumhuriyetimizin 93. yılını kutlayabilir miydik. Sürekli askeri darbelerle kesintiye uğrayan bir cumhuriyet. Eğer bu darbe girişimi başarılı olsaydı, bugün bu toplantıyı yapabilir miydik, bütçe konuşabilir miydik, yatırımlarımızı konuşabilir miydik, geleceğimize ait planlar yapabilir miydik. Darbelere karşı olan yüce Türk Milleti darbe yapmak isteyenlerin karşısında durarak ve tekrar acı bir pişmanlıklar yaşamamak için sokaklara çıktı, canı pahasına darbeye hayır dedi. O gece 241 şehidimiz oldu, onlara Allahtan rahmet diliyorum, 2 bin 147 de gazimiz oldu, onlara da şifalar diliyorum, Allah onlardan da razı olsun” dedi.
“İDAM EDİLMİŞ FATİN RÜŞTÜ ZORLU İSMİNİ TAŞIYAN ERDEMİR NEREDEYDİ”
Başkan Uysal; Ereğli’deki nöbetlere ve darbe karşıtı etkinliklere hiç destek vermeyen Erdemir yönetimini eleştirerek; “15 Temmuz darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren Kdz.Ereğli sokaklara döküldü. 27 gün boyunca sokaklarda, anıt önünde demokrasi nöbeti tuttu. Siyasi partilerimiz, STK’larımız, muhtarlarımız, engellilerimiz kısacası zenginimiz, fakirimiz, işçimiz, işverenimiz, amirimiz, memurumuz hatta yurt dışından gelen gurbetçilerimiz milletimizle beraber anıt önünde bir ve beraber olduk.
Fakat kapısında Erdemir Fatin Rüştü Zorlu Demirçelik Tesisleri yazanları göremedik. Onlar yoklardı. Bunun bir ihmal olduğunu, bir özel sektör yaklaşımı olduğunu düşünmek saflık olur. Çünkü Ticaret odası, işadamlarımız, esnafımız oradaydı. Erdemir’in yaklaşımını anlamak için akıl, mantık ve duygular yetersiz kalmaktadır. Yoksa geldiler de ben mi görmedim, biz mi görmedik. Sizlerin, esnafımızın veya işadamlarımızın yaptıklarından ‘bizde yapmak istiyoruz’ dediler de bizler mi hayır dedik. Fatin Rüştü Zorlu sizlerinde bildiği gibi 16 Eylül 1961’de asılarak idam edildi, yaşamına son verildi. Bu yüzden bu ismi kapısında taşıyanlar bu duyguları anlamadılar ve gereğini yapmadılar. Herhalde Fatin Rüştü Zorlu’nun kemikleri sızlamıştır” diye konuştu.
“EREĞLİ’YE YÜZÜNÜ DÖNMELİ DEDİK”
Başkan Uysal, Erdemir’le ilgili açıklamalarını şu şekilde sürdürdü; “Bizler Erdemir Ereğli’ye yüzünü dönmeli dedik. Beyçayırı stadı bakımdayken 2-3 hafta maçlarımızı Erdemir stadında oynayalım dedik. Fakat Genel Müdür aradı ve daha sonrada 23 maddelik bir protokol ve teminat mektubu isteyerek müsaade edildi. Kız Futbol takımımız da Alaplı’da oynamak zorunda kaldı. Üniversite öğrencilerimiz diploma almak istediler, fakat izin almakta bin bir dereden su getirdiler. Hani bizde bir laf vardır, ‘Nasihat istersen tembele iş buyur’ derler. Eğer sıkıntı yaşamak, stres yaşamak bir işi nasıl aylarca çözümsüz kalmasını istiyorsanız Erdemir’le masaya oturun, Erdemir’le görüşmeler yapın. Tabi görüşebilirseniz..”
“ERDEMİR YÖNETİMİ TEPEDEN BAKMAYI BIRAKMALI”
“Benim başkan yardımcılarım, genel müdür yardımcılarını arıyor ama nedense her zaman ya toplantıda oluyorlar, ya şehir dışında oluyorlar. Onların Ereğli halkının başkan yardımcıları olduğunu hatırlatmak isterim. Erdemir yönetimi artık tepeden bakmayı bırakması lazım. Onların Genel Müdür Yardımcıları nasıl 9 aylıksa, nasıl onlarda öldüğü zaman er niyetine diye gidiyorlarsa, nasıl onlarda 2 metre küp toprak kaplıyorlarsa unutmasınlar ki bizlerde aynı seviyedeyiz.”
“EREĞLİ VARSA, ERDEMİR VAR. ERDEMİR EREĞLİ’Yİ BÜYÜTMEDİ, EREĞLİ ERDEMİR’İ BÜYÜTTÜ”
“Unutulmamalı ki, Türkiye Cumhuriyeti varsa Erdemir var ve Ereğli varsa Erdemir var. Onların dediği gibi ‘Erdemir varsa Ereğli var’ şeklindeki aşağılayıcı tabirlerini tasvip etmiyoruz. Erdemir, Ereğli’yi büyütmedi. Tam tersine Ereğli, Erdemir’i büyüttü. Bizim mühendisimiz, bizim işçi kardeşlerimiz, bizim evlatlarımız Erdemir’i büyüttü ve Erdemir’i gözbebeği yaptılar. Erdemir işçilerine, çalışanlarına teşekkür ederken son zamanlarda işçinin geldiği durumu da biliyorum, sözleşmede gelinen noktayıda çok iyi biliyorum. Olumsuz bir durum karşısında bizler işçimizin yanında yer alacağımızın bilinmesini istiyorum.”
“EREĞLİ, ERDEMİR’DEN ÖNCE DE VARDI”
“Ereğli’nin tarihsel gelişimi M.Ö.2500 yıllara kadar dayanır. Bu bölge hiçbir zaman kıtlıkla karşılaşmamış ve kendi kendine yetebilen bir kimliğe sahip olmuştur. Yani sizlerden, Erdemir’den önce de vardı. Unutmayın, bizim varlık sebebimiz siz değilsiniz. Siz olmayacaksınız ama Ereğli bugün olduğu gibi gelecekte de var olacaktır. Çünkü Kdz.Ereğli en güzel yerleşim yerlerinden biri. Tarihte bize bunu gösteriyor. “
“EREĞLİ’YE TOPRAK MI GETİRDİNİZ, HAVA MI GETİRDİNİZ?”
Şimdi soruyorum onlara, Ereğli’ye toprak mı getirdiniz. Su mu getirdiniz, denizi mi getirdiniz, kömürü mü getirdiniz, yoksa bunlar olduğu için mi geldiniz. Havayı, bulutlarımı getirdiniz, ama sizler sayesinde bazı şeyler öğrendik. Asit yağmurunun ne olduğunu öğrendik. Sabah kalktığımızda arabanın üzerinde tozların olduğunu öğrendik ve araba yıkayıcılığının yollarını öğrendik. Balkonlarımıza çamaşır asmamayı öğrendik. Camlarımızı açık bırakmamayı öğrendik ve madenci hastalıklarını öğrendik.”
“BU NASIL GÜLÜÇ IRMAĞI?”
Gülüç ırmağını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Göreve geldiğim zaman taşmıştı. Topçalı, Hamzafakıhlı ve Bölücek dere yatağı o kadar genişlemişti tamamen su altında kaldı. Dere yatağını genişletiyorsunuz 199 bin metre kare istimlak alanı çıkıyor ve Erdemir’den hiç ses yok. Gülüç ırmağının denizlere açıldığı yeri hepiniz biliyorsunuz. Bir tarafında tersaneciler, bir tarafında Erdemir’in cüruf döktüğü alan. Basında çıkan fotoğraflarda da görüleceği gibi tersanelerin o taraftan paçanızı sıvayarak ırmaktan karşıya yürüyerek geçeceğiniz bir noktaya geldi. Ben merak ediyorum bu nasıl bir Gülüç ırmağı oldu. “
“EREĞLİ’DE YAŞAYANLARI DÜŞÜNÜN..”
Kabasakal deresi, göreve geldiğimizden beri sıkıntılı. Sel taştığı zaman tam 2 ay zabıtamız, temizlik işlerimiz, itfaiyemiz, Belediye personelinin yüzde 50’si 2 ay buralardan çıkamadı. Peki niçin çıkamadı. Erdemir’de kapaklar kapandığı için veya bu devirde 1-2 metrelik geçilmesi gereken köprünün altında 2 tane dikey direkler olduğu için. Ben soruyorum, fabrikaya bu kadar düşündünüz tamam, Ereğli’de yaşayan insanları da düşünüyor musunuz?”
“2,5 YILDIR BİR ESERİNİZİ GÖRMEDİM”
Gülüç ırmağı kenarında 9 dönümlük yerimiz var. Oraya ceza yazdık. Oraya kimden izin alıp ta beton döktünüz. Erdemir 3 aylık, yıllık karlar açıklıyor. Ben karlara bakmıyorum. Ben Ereğli’ye neler kazandırdığınıza, hangi eserlere imza attığınıza bakıyorum göreve geldiğinizden beri. 2,5 yıldır görevdeyim. Ben bir yerde bir eser görmedim. Acaba okul mu yaptırdılar da görmedik, cami mi, köprü mü yaptırdılar da görmedik. Fakat sağ olsunlar bizim hayırsever, eğitim sever iş adamlarımız okullar yaptırıyorlar. Örneğin Çınar, örneğin Tat Metal, örneğin Kadri Yılmaz ailesi, örneğin izmirlioğlu ailesi, örneğin Nurdan Oğuzlar. “
“ESKİLERİ ALDATTINIZ MI? YOKSA ONLAR ALDANMAK MI İSTEDİLER?”
Erdemir yönetimi 15 Temmuz’a kadar bir şey yaptıklarını görmedim. 15 Temmuz’dan sonra da görmedim Ama bir şeyi gördüm. Protokollerdeki imzalarını gördüm. Ama o imzalar havalarda atılmış. Evet bizde imzalayacağız ama yerde, ayakları yere basarken imzalayacağız. Şimdi onlara sormak istiyorum. Eskileri aldattınız mı? Yoksa onlar aldanmak mı istediler? Ama şunu bilsinler ki bizler aldanmayacağız. Hani deriz ya çok sevdiğimiz bir laf. Bıçak kemiğe dayandı. Bıçak artık kemiğin içinde ve canımız yanıyor.”
“İNGİLTERENİN MAGNA CARTA’SI VAR. 200 BİN NÜFUSUN ORTAK TALEPLERİNİ İÇEREN BİR ANLAŞMA İSTİYORUZ”
Hz.Mevlananın çok güzel bir sözü var. Bir neslin geleceğini bir önceki nesiller tayin eder. Bizler, bu meclis gelecek nesiller için diyerek yola çıktık. Kendimizi de, kentimizi de bizler yöneteceğiz dedik. Bu şehri geleceğe hazırlakmak, torunlarımıza hazırlamak için her şeyi yapacağız. Şimdi çözüm diyoruz. Eğer, beraber yaşamak zorunda isek beraber yaşamak kaderimiz ise taleplerimiz var ve bu taleplerimizden asla ve asla vazgeçmeyeceğiz. İngiltere’nin Magna Carta’sı (1215 yılında imzalanmış bir İngiliz belgesi) var. Büyük anlaşma dedikleri. Bizlerinde talepleri olacak ve Belediye Başkanı, Milletvekilleri, Siyasi Partileri, Ticaret odaları, STK’lar, Muhtarlarımızın, Sendikamızın, Basınımızın kısacası Ereğli’de ve Alaplı’da yaşayan 200 bin nüfusun belirleyeceği talepleri içeren bir anlaşma istiyoruz.”
Başkan Uysal’ın bu açıklamalarına CHP Grup Sözcüsü Özkan Özyağcı’da söz alarak destek verdi. Özyağcı, 2006 yılında Erdemir’in özelleşmesiyle bu sürecin yaşandığını belirterek Başkan Uysal’ın açıklamalarında haklı olduğunu söyledi.
Başkan Uysal’ın açıklamasının ardından gündem maddelerinin görüşülmesine geçildi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.